Uy Peygamber Sünnetine,Sasirma Yolunu.. |
| | Necaşî...... | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
SümeyRa Admin
Zodyak : Mesaj Sayısı : 203 Doğum tarihi : 25/08/82 Kayıt tarihi : 17/04/09 Yaş : 41 Nerden : Almanya İş/Hobiler : Forum/paylasim Lakap : duygum
| Konu: Necaşî...... C.tesi 18 Nis. 2009, 22:29 | |
| NECAŞÎ
«Necaşi öldüğünde, biz devamlı onun kabrinde bir ışık görüldüğünü konu-şurduk»[1]
Bu büyüğümüz, tabiîler anıldığında bir tabiîdir Sahabîler sayıldığında da bir sahabîdir [2]
Çünkü o Resûiüilah'la (sav) mektuplaşmiş, Resûlüllah (sav) da onunla mektuplaşmıştır
O vefat ettiğinde, peygamber (sav) onun gıyabında namaz kıl-mıştır Halbuki ondan başka hiç kimsenin gıyabında namaz kılmamıştı
İşte bu zat Necaşî [3] diye meşhur Ashama İbn Ebcer'dir
Geliniz, bu mübarek anları müsiüman büyükleri arasında ben-zeri görülmemiş bir zatla geçireiim
Ashama'nın babası habeşlilerin hükümdarıydı ve onun Ashama'-dan başka oğlu da yoktu
Habeş ileri gelenleri birbirlerine şöyle dediler: «Hükümdarımızın bundan başka çocuğu yok
Bu daha sağken onu zayıflatacak, öldüğü zaman saltanatını yok edecek ve bizi kötü sonuçlara götürecek
Eğer onu öldürür kardeşini hükümdar yaparsak çok iyi olur Çün-kü onun, sağken kendisine yardım edecek Ölümünden sonra da ona mirasçı olacak oniki oğlu var
Şeytan bir defa daha habeşlilerin ileri polenlerini vesveselendir-di Birbirlerine şöyle dediler:
Şeytan onlara devamlı vesvese verdi ve onlarda korku uyandırdı Nihayet onlar hükümdarlarını öldürdüler ve kardeşine biat ettiler,
Ashama amcasının gözetiminde büyüdü Onun tomurcukları par-lak bir zekâ, şahane bir anlayış, güze! bir konuşma ve eşsiz bir şahsi-yet şeklinde açılmaya başladı
Öyieki amcasının gönlünü, ona hayranlık, meziyetlerini takdir ve onun kendi çocuklarına tercih etme duygularıyla doldurdu
«Biz saltanatın bu gence geçmesinden endişe ediyoruz Eğer bu iş onun eline geçerse, bizden intikamını çok kötü bir şe-kilde alır, babasına yaptığımızın cezası olarak hepimizi öldürür»
Daha sonra hükümdara gidip şöyle dediler:
«Hükümdarımız! Bizim içimiz ancak, Ashama'yi öldürür veya bu-radan sürersen rahat edecek
İşte o büyüdü onun, babasını öldürmemizin cezası olarak bizden intikam almasından korkuyoruz»
Hükümdar onlara şu cevabı verdi: «Siz ne kötü kimselersiniz Dün onun babasını öldürdünüz, bugün de benden önü öldürmemi istiyorsu-nuz!
Vallahi, bunu yapamam»
Onlar da «Onu aiır, ülkemizin dışına atarız»dediler:
Hükümdar istemiye istemiye ve gücü yetmediği için onlara bo-yun eğdi
Ashama'nın uzaklaştırılmasının üzerinden bir gün veya bir gün-den az bir zaman geçmedi ki hesapta olmayan birşey oldu
Ufuk kara bulutlarla kaplandı Gökyüzü şimşek ve yıldırımlarla aydınlandı Yıldırımlardan biri, yeğeninden ayrıldığına üzülen amcasının üze-rine düştü ve onu öldürdü
Habeşliler, birisini saltanata geçirmek için hükümdarın çocukla-rına koştular, fakat onlarda hiçbir hayır göremediler
Üzüntüleri arttı, ne yapacaklarım şaşırdılar
Bazr milletlerin, fırsatı ganimet bilip onların yurtlarına saldırma-ya niyet etmeleri üzüntü ve sıkıntılarını daha da artırdı
Birbirlerine şöyle dediler
«Dün sürgün ettiğiniz o delikanlıdan başka hiç kimse sizin işinizin başına geçip saltanatınızı koruyamaz
Eğer Habeşistan hakkında sizin bir ihtiyacınız varsa, ona yetişin ve tekrar getirin»
Daha sonra onu aramaya çıktılar ve onu yurduna tekrar getirdiler
Başına taç giydirip hükümdar olarak ona biat ettiler ve onu Ne-caşî diye çağırmaya başladılar
O da ülkeyi ustalıkla ve hikmetle idare etti _ Milleti karışıklık ve anarşiden kurtardı
Zulüm ve kötülükle dolduktan sonra Habeşistan'ı adalet ve hay la doldurdu
Necaşî saltanat tahtına oturduğu sırada Allah, peygamberi Mu-hammed'i (sav) hidayet ve hak diniyle gönderdi İlk müslümanlar tek tek ona icabet ediyorlardı
Kure-yş onlara işkence ve zulüm yağdırmaya başladı
Genişliğine rağmen Mekke onlara dar geiip müşrikler kendileri-ne dağlan sarsan işkencelerde bulununca Resûlüliah (sav) şöyle dedi:
Habeş ülkesinde, yanında hiç kimseye zulmedilmeyen bir hüküm-dar var, ona gidin ve onun himayesine sığının ki Allah size bu mese-iede ferahlık versin ve sıkıntınız için bir kurtuluş yolu hazırlasın»
İlk muhacirler kafilesi Habeşistan'a gitti Onlar kadınlı erkekli 80 kişiydi
Onlar ilk defa emniyet ve huzurun tadını tattılar
İbadet ve imanlarının saflığını bir bulandırıcı olmadan orada tak-va ve ibadetin tadını çıkardılar
Ancak Kureyş, bu seksen kişilik müslüman topluluğunun Habe-şistan'a gidip orada yerleştiklerini öğrenir öğrenmez, birbirlerine on-ların öldürülmelerini ve Mekke'ye geri getirilmelerini emretmeye baş-ladılar
Kureyş, zekâ ve bilgisi çok üstün durumda olan adamlarından iki-sini Necaşî'ye gönderdi
Bunlar Amr İbnu'l-As'ia, Abdullah İbn Ebî Rabîa idi
Kureyş, o ikisiyle birlikte, Necaşî ve patriklerine Hicaz toprak-larından yeni elde ettikleri şeylerden bol miktarda hediyeler gönder-diler
Amr'ia Abdullah Habeşistan'a gelince Necaşî'yie görüşmeden ön-ce hemen patriklerle görüşmeye gittiler
Her patriğe hediyesini verip şöyle dediler: «Bizim bazı beyinsiz çocuklarımız atalarının dinini terkederek ve milletlerine verdikleri sö-zü bozarak sizin ülkenize yerleştiler
Biz onlar hakkında hükümdarla konuştuğumuzda, hükümdar onla-rın dinini sormadan bize onları teslim etmesini tavsiye ediniz Çün-kü kendi milletlerinin eşrafı onları ve inandıklarını daha iyi bilir»
Amr İbnu'l-As ve Abdullah İbn Ebî Rabîa Necaşî'nİn huzuruna gi-rip kendi milletinin secde ettiği gibi ona secde ettiler
Necaşî onları çok iyi karşıladı çünkü Amr İbnu'l-As'la aralarında daha önceden bir dostluk ve sevgi vardı
Daha sonra Amr ve Abdullah, başlarında Kureyş'in lideri Ebu Suf-yan olmak üzere Mekke büyüklerinin selâmlarıyia birlikte hediyeler! ona takdim ettiler
Necaşî onların hediyelerini kabul edip çok beğendiğini söyledi
Daha sonra hükümdarla şöyle konuştular:
«Ey hükümdar! Bizim kötü çocuklarımızdan bazıları senin memle-ketine sığınmışlar Onlar bizim dinimizden ayrıldılar ama sizin dinini-ze de girmediler
Onlar ne bizim ne de sizin tanıdığınız yeni bir din îcat ettiler
Kavmimizin eşrafı, onları senden geri göndermeni istemek için bizi gönderdiler
Onlar, bu çocukların icat ettikleri dini ve ortaya çıkardıkları fit-neyi daha iyi bilirler»
Necaşî patriklerine baktı Onlar:
«Bunlar doğru söylüyorlar, hükümdarımız Biz onların uydurduk-ları dinî bilmiyoruz
Kendi kavimleri onları ve uydurdukları şeyi bizden daha iyi bilir-ler» dediler
Necaşî: «Hayır, onların söylediklerini kendilerinden duymadıkça ve inandıkları şeyin aslını öğrenmedikçe onları hiç kimseye teslim et-mem
Eğer onlar kötü yoldalarsa, kendi kavimlerine teslim ederim
Şayet iyi yoldalarsa, benim memleketimde kaldıkları sürece on-ları güzelce himaye ederim»
Sonra şunları ilâve etti:
«Ben Allah'ın bana olan lütfunu unutamam
O beni yurduma geri gönderdi, beni hilekârların bana oynadıkları oyundan korudu
Beni zalimlerin zulmünden de O korudu»
Necaşî, sahabîleri onlarla birlikte görüşmeye davet etti
Sahabîler bundan endişelendiler Birbirlerine:
«Bize dinimiz hakkında soru sorarsa ne diyelim?» dediler
Sahabîlerin ileri gelenleri: «Azîz ve Celîl olan Allah'ın kitabında buyurduklarını söyleyelim
Peygamber'in (sav) bize Rabbi'nden getirdiklerini açıklıyahm» dediler
Daha sonra onun yanına gittiler ve Amr İbnu'l-As'la, Abdullah İfan Ebî Rabîa'nın onun yanında,
Patriklerin de Necaşî'nin sağında ve solunda oturmakta olduğunu gördüler
Patrikler baslıklarını giymişler ve kitaplarını da önlerine açmış-[ardı
Sahabîler Necaşt'yi İslâm? usûlde selâmlayıp kendilerine ayrılan yerlere oturdular
Amr İbnu'l-As sahabîlere dönüp;
«Niye hükümdara secde etmiyorsunuz?» dedi
Onlar: «Biz Allah'tan başkasına secde etmeyiz» dediler
Necaşî onların söylediklerini beğenerek başını salladı ve şak bir şekilde onlara bakıp:
«Bu yeni ortaya çıkardığınız din nedir? Bu din yüzünden kavmi-nizin dinini terkettiniz ama benim dinime de girmediniz?» dedi
Cafer İbn Ebî Talib izin isteyip şöyle dedi: «Ey hükümdar! Biz kendiliğimizden yeni bir din uydurmadık cak bize Muhammed İbn Abdullah Rab'binin katından hidayet ve hak dinini getirdi Bizi karanlıklardan çıkarıp aydınlığa kavuşturdu
Biz cahiliyet içinde yaşayan bir millettik Putlara tapar, akraba-lardan ilgiyi keser, ölü eti yerdik Kötülükleri yapar, komşuluğu kötü görürdük Güçlü olanımız zayıf olanımızı ezerdi
Allah bize içimizden; soyunu, doğruluğunu dürüstlüğünü ve na-musluluğunu tanıdığımız bir peygamber gönderînceye kadar bu ha! üzere kaldık
O, bizi namaz kılmaya, zekât vermeye, Ramazan'da oruç tutmaya ve taptığımız taş ve putlardan vazgeçmeye davet etti
Yine bize sözün doğrusunu söylemeyi, emaneti yerine getirmeyi, akrabalara ilgi göstermeyi, güzel komşuluğu, haram şeylerden uzak durmayı ve kan dökmekten sakınmayı emretti
Bizi bütün kötülüklerden menet , bize yalan söylemeyi ve yetim malı yemeyi yasakladı
Biz bu peygamberi tasdik ettik ve onun peygamberliğine İnandık Onun getirdiklerine uyup gösterdiği yolda yürüdük
Biz, tek ve ortağı olmayan Allah'a tapar hale geldik Onun bize haram olarak bildirdiğini biz de haram bildik Bize helâl olarak tanıt-tığını helâl tanıdık
Ancak kavmimiz ize saldırıp, dinimizden döndürmek tek ve Dey-yan [4] lana taptıktan sonra tekrar putlara taptırmak için bize en ağır işkence ve zulümleri yaptılar
Onlar bize kahredip zulmedince, bizi dayanamaz hale getirince, bizimle dinimiz arasına girilince, senin himayene girmeyi ve senin yurdunda ikamet etmeyi istedik
Seni başkalarına tercih ettik ve senin memleketinde zulme uğra-mamayı ümit ettik»
Necaşî ona şöyle cevap verdi:
«Peygamberinizin aldığı vahiyden ezberinizde tuttuğunuz var mır»
«Evet, var» diye cevap verdi,
«Öyleyse onu bana oku» dedi
Cafer Meryem Sûresinin baş tarafını ona okudu Okuduklarının arasında şu ayetler vardı:
«Kitsp'ta Meryem'i de an O, ailesinden ayrılarak, doğu yönünde bir yere çekilmişti | |
| | | SümeyRa Admin
Zodyak : Mesaj Sayısı : 203 Doğum tarihi : 25/08/82 Kayıt tarihi : 17/04/09 Yaş : 41 Nerden : Almanya İş/Hobiler : Forum/paylasim Lakap : duygum
| Konu: Geri: Necaşî...... C.tesi 18 Nis. 2009, 22:30 | |
| Sonra, insanlardan gizlenmek için bîr perde germişti Cebrail'i göndermiştik de ona tam bir insan olarak görünmüştü Meryem : «Eğer Allah'tan sakınan bir kimse isen, senden Rahman'a sığınırım» dedi, Cebrail: «Ben temiz bir oğlan bağışlamak için, Rabbinin sana gön-derdiği elçiden başkası değilim» dedi, Meryem : «Bana bir insan te-mas etmemişken, ben kötü kadın da olmadığım halde, nasıl oğlum olabilir?» dedi Cebrail: Bu böyledir, çünkü Rab'bin, bu bana kolay-dır, onu insanlar için bir mucize ve katımızdan da bir rahmet kılacağız; hem bu önceden-kararlaştırılmış bir iştir, diyor» dedi Meryem oğlana gebe kaldı; o haliyle uzak bir yere çekildi Doğum sancısı onu bir hur-ma ağacının dibine gitmeye mecbur etti Keşke ben bundan önce öl-müş olsaydım da unutulup gitseydim dedi Onun altından bir ses ken-tlisine şöyle seslendi: «Sakın üzülme, Rabbin, içinde bulunanı şerefli kılmıştır» [5]
Bu ayetleri dinledikten sonra Necaşî sakalı ıslanmcaya kadar ağ-
Patrikleri de kendilerine okunanı dinleyince önlerindeki sayfalar ıslanıncaya kadar ağladılar
Bu arada Necaşî Amr İbnu'l-As'la arkadaşına dönüp :
«Bize şimdi okunan bu şeyle İsa'nın getirdiği aynı lâmbadan çı-kıyor» dedi
Arkasından onlara:
«Bunları size asla teslim etmem ve sağ olduğum sürece böyle bir şeye de teşvik edilmem» dedi
Daha sonra o ayağa kalktı Yanında oturanlar da kalktılar ve mec-lis dağıldı
Amr Ibnu'l-As öfkeden yerinde duramaz bir halde çıktı Sonra ar kadaşma şöyle dedi:
«Yarın mutlaka Necaşî'ye gelip ona, bunlar hakkında, köklerini ka-zıyıp yok edeceği bir söz söyliyeceğim
Ona göre daha yumuşak kalpli olan arkadaşı Amr Bunu yapma!
Her ne kadar bunlar bize karşı gelmişlerse de, bizim akrabaları-mızdır» dedi
Amr şu cevabı verdi:
«Ona, bunların Meryem oğlu İsa hakkında birşey dediklerini söy-liyeceğim
Onlar birşeyi gizlediler Onların İsa'yı kul olmakla itham ettik-lerini söyliyeceğim»
Ertesi gün olunca, Amr Necaşî'nin huzuruna girdi ve şöyle dedi:
«Ey hükümdar! Onlar dün sana birşeyler okudular ve birşeyi sen-den gizlediler
Onlar Meryem oğlu İsa'nın bir kul olduğunu söylüyorlar»
Bunun üzerine Necaşî onları çağırdı ve: «Meryem oğlu İsa hakkın-da ne diyorsunuz?!» dedi
Cafer İbn Ebî Talib ona şöyle cevap verdi:
«Biz onun hakkında Peygamber'in (sav) bize getirdiğini söylüyoruz»
«Peki onun size getirdiği şey nedir?» dedi
Cafer: «O Allah'ın kulu ve elçisidir Namuslu ve Arza (bekâr) Mer-yem'e attığı kelimesidir» dedi
Necaşî: «Vallahi, İsa senin söylediğinden parmak ucu kadar farklı değildir» dedi
Necaşî'nin etrafındaki patrikler duyduklarından memnun olma-dıkları için homurdandılar
Necaşî öfkeyle onlara bakıp: «Homurdansaniz da» dedi
Daha sonra Cafer ve yanındakilere: «Gidiniz Siz benim toprak-larımda emniyettesiniz
Kim size dil uzatırsa, zarardadır Kim size dii uzatırsa, zarardadır
Sizden birinize kötülük etmem karşılığında bana altından bir verilmesini istemem» dedi
Arkasından haciplerine; Amr'la arkadaşının hediyelerini geri ve-rin Bizim onlara ihtiyacımız yok Şüphesiz Allah beni saltanatıma dön-dürdüğünde benden rüşvet almadı ki ben de o konuda rüşvet alayım
Benim işimde insanlara itaat etmedi ki onun işinde ben insanlara itaat edeyim
Patrikler halk arasında Necaşî'nin dininden ayrıldığını ve baş bir dine girdiğini açıklamaya
Halkı, Necaşî'ye hükümdarlıktan almaya davet etmeye başladılar,
Habeşistanlılar onun aleyhinde ittifak edip ona olan blatlarım boz-maya karar verdiler
Necaşî durumu haber vermek üzere Cafer İbn Ebî Talib'le arka-daşlarına birini gönderdi
Onlar için gemiler hazırlattı
olun
Onlara: «Gemilere binin ve çıkacak hadiseler için hazır durumda ğer yenilirsem, dilediğiniz yere gidin
Şayet kazanırsam olduğunuz gibi kalın» dedi
Daha sonra bir ceylân derisi getirtip ona şunları yazdı:
«Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in onun kulu ve pey gamberlerinin sonuncusu olduğuna şehadet ederim
İsa'nın da Allah'ın kulu, elçisi, ruhu ve Meryem'e ilka ettiği (attığı) kelimesi olduğuna şehadet ederim»
Daha sonra deriyi göğsüne bağladı Üzerine de kaftanını giydi v kendisine karşı ayaklananlarla görüşmeye gitti
Onların karşılarına dikilip şöyle seslendi:
«Ey Habeşliler! Benim aranızdaki hal ve tavırlarımı nasıl buluyor-sunuz?»
«Çok iyi buluyoruz» diye cevap verdiler
«Peki, sîzi bana karşı ayaklandıran sebep nedir?» diye sordu
Şöyle cevap verdiler: «Sen bizim dinimizden ayrılıp İsa'nın bir kul olduğunu ileri sürdün»
«İsa hakkında siz ne diyorsunuz ya?» dedi
Onlar: «O, Allah'ın oğludur» diye cevap verdiler
Elini kaftanının ceylan derisine rastlayan kısmına koyup:
«Ben İsa'nın bundan başka birşey olmadığına şehadet ediyorum» (Yani ceylan derisine yazdığı şeyi kastediyordu)
Söylediği şeye memnun oldular Memnun ve içleri rahat bir şe kilde dağıldılar
Resûlüllah [sav) Necaşî'yle halkı arasında geçenleri öğrendi
Yurduna hicret eden ve onun himayesinde rahat eden müslümanlan gözetmesini takdirle karşıladı
İslâm'a girdiğine ve Kur'an'da gelenlerin doğruluğuna inanması hakkında nakledilenlere sevindi
Daha sonra peygamber'le (sav) onun arasındaki münasebetler ilerlemeye ve sağlamlaşmaya başladı
Hicretin yedinci senesinin ilk ayında Resûlüilah (sav) büyük hü-kümdar ve amirlerden altısını Allah'ın dinine girmeye davete karan1 verdi
Onlardan her birine, içinde; İslâm'a girmeyi teşvik eden, İman etmenin güzelliğini anlatan ve küfürle şirkten sakındıran birer mek-tup yazdı
Bu iş için seçkin sahabîierden altı kişiyi hazırlamıştı Bu sahabîîerin her biri gidecekleri milletin dilini öğrendi
Daha sonra bu önemli görevi yerine getirmek için aynı günde yola çıktılar
Amr Ibn Ümeyye ez-Zamrî Habeşistan Krah'na gönderilen kişiydi
Amr İbn Ümeyye Necaşî'nîn huzuruna girdi Onu müslümanların lâmıyla selâmladı
I Necaşî onun selâmına daha güzel bir şekilde karşılık verdi ve u en güzel şeyliyle karşıladı
Toplantı başlayınca Amr, Peygamber'den (sav) getirdiği mektu-bu Necaşî'ye takdim etti
Necaşî hemen mektubu açtı Gördü kî Resûlüilah (sav} kendisini İslâm'a davet ediyor ve ona Kur'an'dan bazı ayetler naklediyordu
Necaşî, hürmet için mektubu gözlerine sürdü
Getirdiği şeye tevazu için tahtından indi
Sonra da bütün oturanların ortasında müslümaniığını ilân etti
Kelime-i şehadetî getirdikten sonra: «Muhammed'e (sav) gide-bilseydim, ona mutlaka gider, huzurunda oturur ve başımı ayaklarının üzerine koyardım* dedi
Daha sonra, Resûiüllah'a (sav) onun davetine icabet eden, pey-gamberliğine daha önce iman ettiğini açıklayan nazik bir mektup yaz-dı
Bu sırada Amr İbn Ümeyye Resûliah'm; Necaşî'yi, Ramle Bint Ebî Süfyan İbn Harb'le nikâhlarını kıymaya davet eden başka bir mektu-bunu çıkardı
Bu, Ümmü Habîbe künyeli müminlerin annesi Ramle'nin; başlan-gıcı hazîn, sonu sevinçli ve müjdeli bir hikâyesi vardır
Geliniz, hemen onu öğrenelim [6]
Ramle Bint Ebî Süfyan, Kureyş'in efendisi olan babasının ilâhla-rını inkâr etmiş
Kocası Ubeydullah İbn Cahş'la birlikte tek ve ortağı olmayan Al-lah'a iman etmiş
Onun peygamberi Muhammed'in (sav) peygamberliğini tasdik etmişti
Kureyş bu yaptıklarından dolayı onlara dayanılmaz güçlükler çı-karmış, en ağır işkenceleri yapmışlardı Bu yüzden o ikisi Mekke'de kalmaya dayanamaz oldular
Onlar dinleriyle Allah'a hicret edenlerin ve imanlarıyla Necaşî'ye sığınanların arasındaydılar
Onlar da Necaşî'nin yanında kardeşleri muhacirlerin karşılaştık-ları, iyi ağırlanma ve güzel himayeyle karşılaştılar
Hatta Ümmü Habibe, sıkıntı ve huzursuzluktan sonra günlerin ona huzur ve saadet getirdiğini zannetmişti
Çünkü kaderin onun için neler sakladığını bilmiyordu
Hikmeti mübarek olan Allah, Ümmü Habibe'yi akılları gideren sert bir imtihandan geçirdi
Bu da şöyle olmuştu: «Kocası Abdullah İbn Cahş dininden dön-müş, hıristiyan olmuş, İslâm ve müslümanlarla alay etmeye başlamıştı
Sonra kötülüklerin anası olan içkiye alışarak meyhanelerden çık-maz olmuştu Artık içkiye ne kanıyor ne de doyuyordu
O, karısına en tatlısı da acı olan iki şey arasında seçim yaptırdı
Ya ondan boşanmak
Ya da hıristiyan olmaktı
Ûmmü Habibe kendini üç şey arasında buldu
Ya kocasına icabet edip hıristiyan olacaktı Bu yüzden, dünyada rezilliğe, ahirette azaba uğrayacaktı
Ya Mekke'de daima şirkin kalesi olan babasının evine dönecekti
Ya da, yanındaki küçük kızı Habibe'yle birlikte, tek başına Habe-şistan'da kalacaktı
O ise, Azîz ve Celîl olan Allah'ın rızasını her şeye tercih etti
Allah kendi katından bir ferahlık, verinceye kadar Habeşistan'da kalmaya karar verdi
Ümmü Habibe'nin trajedisi çok sürmedi Kocası sarhoşluktan sızmış bir haldeyken öldü îddetini tamamlar tamamlamaz ona ferahlık geldi
Berrak, gümüş renkli bir kuşluk vakti kapısı çalındı Kapıyı açın-ca Habeşistan kralı Necaşî'nin nedimesi Ebrehe'yle karşılaştı
Ebrehe onu selâmlayıp şöyle dedi:
«Kral sana selâm edip şöyle diyor: «Allah'ın Resulü Muhammed (sav) seni kendisine istemiş ve nikâh akdi için onu vekil tayin etmiş Sen de dilediğin zaman, istediğin kimseyi kendi adına vekil tayin et»
Ümmü Habibe sevinçten uçuyordu ve şöyle diyordu: «Allah sana da hayırlı olanı müjdelesin Allah sana da hayırlı olanı müjdelesin,»
Daha sonra: «Vekilim olarak Halid İbn Said İbnu'l-As-ı tayin ettim Çünkü bu diyarda bana en yakın kimse odur» dedi
Habeşistan'da ikamet eden sahabîler, Ümmü Habibe'nin nikâh akdinde bulunmak için, Necaşî'nin sarayında toplandılar
Herkes toplanınca Necaşî Allah'a hamdetti ve ona övgüde bu-lunduktan sonra şöyle konuştu:
«Resûlüllah (sav) benden Ramle Bint EbîSüfyan'ı kendisiyle ev-lendirmemi istedi Ben de onun isteğini kabul ettim
Ben onun tarafından Allah'ın emri ve elçisinin sünnetine göre Ramle'ye dörtyüz dinar altını mehir olarak verdim»
Arkasından Halid İbn Saîd Îbnu'l-As kalkıp Allah'a hamdetti, on-dan yardım istedi Peygamberine salât ve selâm getirdi ve şöyle ko-nuştu:
«Resûlüllah'ın (sav) isteğini kabul ettim
Vekili olduğum Ramle Bint Ebî Süfyan'ı onunla evlendirdi
Allah, Resulüne zevcesini mübarek kılsın
Allah'ın Ramle'ye takdir ettiği şey hayırlı olsun»
Necaşî gemilerinden ikisini hazırlattı
Müminlerin annesi Ramle Bint Ebî Süfyan'ı, kızı Habîbe'yi ve ora kalan Resûlüllah'ın (sav) sahabîlerini o gemilerle gönderdi
Yine Allah'a ve Resûîü'ne inanan ve peygamberle (sav) görüş-mek, uzun süre onu dinlemek ve arkasında namaz kılmak için özlem duyan bazı Habeşistanlılar'ı da onlarla birlikte gönderdi
Onların hepsine Cafer İbn Ebî Talib'i [7] aşkan yaptı
Müminlerin annesi Ramle'ye hanımlarındaki vers, öd ve anber gibi güzel kokulardan hediye etti
Yine onlara Resûlüllah'a (sav) verilmek üzere bazı hediyeler verdi
Hediye ettiklerinin arasında üç tane değerli Habeşistan asası [bastonu) vardı
Onlardan birisini Resûlüllah (sav) kullanmış,
Öbürlerini de Ömer İbnu'l-Hattab'la Ali İbn Ebî Talib'e hediye et-
Bilâl, Resûlüllah'ın (sav,) kendisine ayırdığı bastonla onun önün-de yürürdü
Bu, mescid ve kıbleyi sınırlayan bir binanın bulunmadığı yerlerde ve Resûlüllah'ın (sav) yolculuklarında, bayramlarda ve yağmur dua-larında oluyordu
Bilâl o bastonla Ebu Bekr es-Sıddik'in önünde de yürüdü
Halifelik Ömer İbnu'l-Hattab'la ondan sonra Osman İbn Affan'a geçince, o bastonla onların önünde Sad el-karazi yürümüştür
Halifeler uzun bir süre bu adeti devam ettirmişlerdir
Yine Necaşî Peygamber'e (sav) içinde altın bir yüzük bulunan bir süs eşyası da hediye etmiştir
Resûlüllah fsav) karşı olduğu halde bu hediyeyi kabul etmiş, daha sonra onu, kızı Zeyneb'in kızı Ümame'ye gönderip: «Yavrum! Bununla süslen» demiştir
Mekke fethinden az önce Necaşî Rabbine kavuştu
Resûlüllah (sav) sahabeyi onun için namaz kılmaya davet etti ve şöyle dedi
«Kardeşiniz Necaşî Ashama vefat etti, onun için namaz kılınız»
Daha sonra onlara imam oldu ve ne Necaşî'den önce ne de sonra hiçbir kimsenin gıyabında namaz kılmamasına rağmen onun için gıya-bında namaz kıldı
Allah Necaşî Ashama'dan razı olsun ve onu razı kılsın Mekanını Huld cennetlerinde kılsın
O, zayıf olan ilk müslümânlan desteklemiş ve onların korkularını giderip güven vermişti
O bu konuda Allah ve Resûlü'nün rızasını gözetmişti [8]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Müminlerin Annesi Aişe
[2] Necaşî'nin sahabî sayılması mümkün değildir Çünkü sahabî olabilmek için Resûlüllah'la (sav) görüşme (sohbet etme) şarttır Herhalde yazar, onun bü-yüklüğünü anlatmak için böyle bir cümie kullanmıştır (Çeviren)
[3] Ashama : Onun adıdır Necaşî ise; onun ve diğer habeş hükümdarlarının lâka-bıdır Meselâ, Acem hükümdarlarına Kisra, Bizans hükümdarlarına Knvser de-nildiği gibi
[4] Deyyan: Allah'ın isimlerindendir «Hesaba çeken» anl----- gelmektedir
[5] Meryem sûresi, 16-24
[6] Ramle ve kocası hakkında geniş bilgi için «Sahabe Hayatından Tablolar»! kitabını okuyunuz
[7] Cafer İbn Ebî Talib'in hikâyesini «Sahabe Hayatından Tablolarsın I kitabın-dan okuyunuz
[8] Necaşî i!eilgili geniş bilgi için aşağıdaki eserlere bakınız:
1 İbn Hişam, es-Siratu'n-nebeviyye, t/356, 357, 358, 359, 360, 363, 369, U/33; İV/3, 10, 295
2 Ez-Zehebî A'îamu'n-nubelâ, s 81, 123, 251
3 Tarihu Halife s 991
4 Usudu'l-gabe, 1/119
5 Tehzibu'î-esma ve'l-luğat, IX/287
6 Meçme'u z-zevaid, IX/419
7 El-İsabe, 1/177
Dr Abdurrahman Re’fet el-Bâşâ, Sahabe Hayatından Tablolar, Uysal Kitabevi: 2/418-432 | |
| | | | Necaşî...... | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|